Aizada Alymbek Kyzy: "Sinema Yolculuğum, Bir Çocukluk Oyunuyla Başladı"

Perşembe, Mayıs 16, 2024

Yuva filmiyle Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali’nde birinci olan Aizada Alymbek Kyzy ile sinema yolculuğunu ve Yuva’yı konuştuk.

Sinema yolculuğunuz nasıl başladı?

Mezun olduğumda yönetmenlik mesleğini seçtim, çünkü benim çocukluğumdan beri istediğim, hayal ettiğim meslekti yönetmenlik. Annem küçüklükten beri yönetmenliği çağrıştıran oyunlar oynadığımı söylüyor. Küçükken diğer çocuklar gibi oyuncaklarla oynamazmışım; dürbün istermişim, gazete kâğıtlarından rulo yapar dürbün gibi oynarmışım onlarla. Aile bireylerime de poz vermelerini söyler fotoğraflarını çekiyormuş gibi yaparmışım. Annem bu yüzden ileride fotoğrafçı olacağımı sanmış. Şimdi ise annem gazeteden yapılmış rulolardan gerçek kameraya geçtiğimi söylüyor. Sinema yolculuğum gazeteden yaptığım rulolarla oynadığım bir çocukluk oyunuyla başladı.

Sinema sizin için ne anlam ifade ediyor? Sinema alanında çalışmayı nasıl tarif edersiniz?

Sinema sektörü çok ağır uğraşlar verilen, zorlu bir sektör ama yeterince emek verdiğin zaman tüm bu uğraşlara değiyor. Örneğin, izleyiciler için basit gözüken yapım süreci benim için bir yönetmen olarak çok zor olabiliyor. Film sektörünün en zor yanlarından birisi de kalabalık bir ekiple çalışmak zorunda olmak, oyunculara rollerini açıklamak ve onları yönlendirmek… Koskoca bir setin sorumluluğunu almak…  Yani izleyicilerin yağmur çiselemesi sandıkları yapım süreci, beni için fırtına gibi geçebiliyor.

İzlemekten en keyif aldığınız yönetmenler kimlerdir, o yönetmenlerin en çok hangi filmlerini sever ve tavsiye edersiniz?

Geçmişin büyük Kırgız yönetmenlerinin bütün filmlerini izledim ve elbette hepsini de beğeniyorum çünkü bu eski filmlerde bizim örf ve adetlerimiz çok güzel işlenmiş. Bu yönetmenler: Tolomush Okeev, Bolot Shamshiev. Bu iki yönetmen benim en sevdiğim Kırgız yönetmenler. Ardından Marat Sarulu ve Aktan Arym Kubat geliyor. Ve tabii ki uluslararası olarak da Nuri Bilge Ceylan ve Abbas Kiorastami’yi en sevdiğim yönetmenler olarak sayabilirim. Bu adını saydığım yönetmenlerin her bir filmi ayrı değerli benim için.

Ödül aldığınız filmin sinopsisini okuduğumda aklıma Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi romanı geldi. Cengiz Aytmatov’dan bir ilham alma söz konusu mu?

Edebiyat denildiğinde aklıma ilk gelen kişi annemdir. Annem çok tanınan, meşhur bir insan değil ama bana çok güç veren bir insan. Konuşulanları anlamaya başladığımdan beri annemin anlattığı masallar ile büyüdüm.  Annemin bana anlattığı masallar “Nayman Ana”, “Colaman”, “Mankurt”, “Tolgonay” ... O bana bu masalları anlatırken ben uyuyakalırdım.  Daha sonra okula gittiğimde annemin masallarının bir kısmının Kırgızların büyük yazarı Cengiz Aytmatov’a ait olduğunu öğrendim. Dolayısıyla ana dilimi ve Cengiz Aytmatov'u annem sayesinde tanıdım ve Cengiz Aytmatov sayesinde de edebiyatı tanıdım. Böylece edebiyat sevgim uyandı. Dolayısıyla böyle bir esinlenmeden bahsedilebilir.

Sinema;  edebiyat, psikoloji, sosyoloji, folklor gibi diğer alanlardan da beslenen disiplinler arası bir alan. Siz bu anlamda diğer alanlardan ne ölçüde besleniyorsunuz? Okumalarınız en çok hangi alanlarda yoğunlaşıyor?

Sinema, söylediğiniz gibi bu alanların tamamını kapsamaktadır. Filmin içine girdikten sonra farklı şeyleri keşfetmek, keşfedebilmek ancak farklı alanlarda bilgi sahibi olabilmekle ilgili. Yönetmen olduğun için her konuda çok fazla araştırma yapmam gerekiyor. Ayrıca sadece kendi kültürümü ve tarihimi değil, başkalarının da kültürünü ve tarihini bilmem gerekiyor. Kısacası hangi alanda olursa olsun yeni şeyler öğrenmeli ve keşfetmeliyim. Bu yüzden her alanda olabildiğince kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Her yönetmenin başucunda duran bir yazar vardır derler, sizin başucunuzda hangi yazar duruyor? En çok hangi yazarı okuyorsunuz?

Sevdiğim çok fazla kitap ve yazar var. Sevdiğim yazarların başında Cengiz Aytmatov Tologon Kasımbekov, Dostoyevski, Nizami, Orhan Pamuk ve Jack London geliyor. Bu büyük yazarların da her kitabını, okunması için tavsiye edebilirim.

Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali’nde sizi birinciliğe taşıyan Yuva filminizin, sinematografinizdeki yeri hakkında neler söylersiniz?

Yuva benim dördüncü kısa filmim. Her filmim benim çocuğum gibidir. Her birinin benim açımdan başarılı olduğunu söyleyebilirim. Her birinin de hayatımda ayrı bir değeri var…

Bir uluslararası öğrenci olarak ülkenizden uzakta bir yerde sinema yaşantınızın başlamış olması ve bu ülkenin Türkiye olması sizin için ne anlama geliyor? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Bu, benim için çok özel bir şey. Çalışmalarımın burada başlamasından dolayı gururlu ve mutluyum. Gurur duyuyorum çünkü çalışmalarım takdir ediliyor. Bu yüzden çok minnettarım. Bir uluslararası öğrenci olarak filmimin Türkiye’de bu kadar beğenilmesi beni onurlandırdı.

Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali’nde birincilik ödülünü kazanmanızı sağlayan filminizin hikâyesini paylaşmanızı rica ediyoruz. Filminizin adı neden “Yuva”?

Bu filmi büyükanneme ithaf ediyorum. Film, gerçek olaylara dayanarak hazırlandı. İnsanlar artık bu tür şeyleri umursamıyorlar ama aslında hepimiz, her ruh, aynı kaynaktan besleniyoruz. Birbirimiz için ne kadar farklı dünyaların insanı olsak da aslında aynı çatı altında aynı yuvada, insanlığın tek yurdu olan gezegenimizde yani dünyada yaşıyoruz. Bu yüzden filmime “Yuva” adını verdim.

Son olarak Uluslararası Öğrenciler Kısa Film Festivali’nde birinci olmanız sizlere ne hissettirdi?

Hiç beklemediğim bir başarıydı, bu başarı bana beklenmedik ve çok büyük bir sevinç getirdi.


İlgili Haberler

kardes-topluluklar
Kardeş Topluluklar

YTB Başkanı Abdullah Eren Irak’ta gerçekleştirilen nüfus sayımına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Eren, Kerkük’ün demog

Cuma, 22 Kasım 2024

her-boydan
Her Boydan

Nijeryalı uluslararası öğrencimiz Ali Fahd'dan bir şiir: "Çayın Özü"

Cuma, 22 Kasım 2024

telve
Telve

Dilara Gündüz’ün “Avusturya Göçü’nün 60. Yılı” sergisi, sadece fotoğraflarla değil, aynı zamanda derin insan hikâyeleriyle de

Perşembe, 21 Kasım 2024