"Bir Yazar Olarak Beni Besleyen, Hayatı Okuma Gayretimdir"

Salı, Nisan 30, 2024

Kuzey Makedonyalı genç yazar Özlem Kurt ile YTB'nin Soydaş Edebiyatı Destek Programı (SEDEP) kapsamında yayımlanan ilk kitabı Menzile Koşan Süvariler’i ve edebî yolculuğunu konuştuk.

Okumak, okumak, okumak... Okumak dediğimde sadece yazılı olan metinlerin okunmasını kastetmiyorum. Bulunduğum coğrafyayı, tarihi, etkileşimde bulunduğum ve beni çevreleyen her şeyi okumak. Kısacası bir yazar olarak beni besleyen damar, hayatı okuma gayretimdir. 

SÖYLEŞİ: HÜSEYİN MEHMET

Yazıya dair ilk bağı nasıl kurmuştunuz ya da yazma serüveninizi tetikleyen ne olmuştu? Başta yazıya dönük teşvik görmüş müydünüz?

Eğitimci bir aileden geliyorum. Bu durum büyük bir teşvik ve etken. Bilindiği üzere, taşmak için dolmak gerekir. Yazıya dair kurduğum bağ, beni yazmaya iten ve taşan damlalarla örülmeye başladı. Acele etmemek lazım. Önceki söyleşilerimde dile getirdiğim bir örnekten hareket edeceğim. Paul Valery’nin şiir için belirttiği “İlk dize Tanrı vergisidir, ondan sonrası şairin çabasına kalır.” deyişini genelleyerek hikâye için de söyleyebiliriz. Kaos ve maruz kalınan hadiseler yazmaya yönelten etkenler arasında yer alabilir. Yazar zaten hassas bir ruha sahip olan kişidir. Bu nedenle bunun birçok farklı değişkenleri olabilir. Her öykücüde farklı şekillerde etkilenme meydana gelebilir. Beni etkileyen “Yaratan Rabb’inin adıyla oku.” emri… “Oku! Kalemle (yazmayı) öğreten, (böylece) insana bilmediğini bildiren Rabb’in sonsuz kerem sahibidir.” Okumak, okumak… Çok okursanız belli bir süre sonra yazma eylemi kendiliğinden ortaya çıkmaya, kişiyi dürtmeye başlayabiliyor. Okumak, farklı hayalleri kurgulamak için elverişli bir araç. Yazmaya başlayınca kişi şartlarını kendisi oluşturmaya başlıyor. Yazmak, bazen kişinin kendisiyle yaptığı en büyük söyleşi olabiliyor. Bazen de katharsis

Dergiler sizin için ne anlam ifade ediyor?

Dergilerin edebiyatçıyıentelektüel beyinleri canlı tuttuğu kanaatindeyim. Dergilerin yazarların kendilerini göstermeleri, diğer yazarlarla irtibat kurmaları ve günceli yakalamaları adına önemli faydaları mevcut. Edebiyat sanatında yazarların dergilerde yazma geleneği maziye dayanıyor. Dergilerin elzem bir görev ifa ettiğini, yazarlara kendilerini kamuya takdim etme noktasında faydaları olduğunu düşünüyorum. Bu hususta denge her zaman önemli gibi duruyor. Bununla beraber diğer uç nokta olan edebî inziva babında, yazar kulesinden seslenen insan da olmamalıdır.

Okuduğunuz öykü/şiirlerde sizin aradığınız nedir daha çok? Sizi tatmin eden hususlar nelerdir bir yazıda ve yazarken hangi ölçütleri esas aldınız/alıyorsunuz?

Okuduğum öykü, roman ve şiirlerde ya da kısaca edebî eserlerde genellikle yeni bir söylem, yeni bir anlatım biçimi kullanılmış mı diye bakarım. Dikkatimi yeni yöntemler çeker. Ve tabii ki konunun önemi, anlatımı, dilin kullanımı, ironik, sarkastik, fantastik ögelerin mevcudiyeti, modern ve post-modern anlatım tekniklerinin kullanıldığı metinler daha cezbedici eserler olarak dikkatimi çekiyor. Ayrıca kendi eserlerimi de inşa ederken mümkün mertebe bu ölçülerde yazmaya çalışıyorum. Benim için yazmak sürprizlerle ilerleyen bir yolculuk olarak gerçekleşmektedir.

Peki, öykü/şiirlerinizi besleyen damar nedir?

Bunun başında okuduklarım geliyor. Okumak, okumak, okumak... Okumak dediğimde sadece yazılı olan metinlerin okunmasını kastetmiyorum. Bulunduğum coğrafyayıtarihi, etkileşimde bulunduğum ve beni çevreleyen her şeyi okumak. Kısacası bir yazar olarak beni besleyen damar, hayatı okuma gayretimdir.

Yayımlanan ilk kitabınız nasıl bir yolculuğun sonunda meydana geldi?

Öncesinde meşrep, ailemden gelen bir okuma ve yazma meşguliyeti ile çevrelenen bir çocukluk evresi mevcut. Akabinde lise, üniversite, yüksek lisans, doktora ve akademik süreçlerin tamamında yapılan okumaların sonunda ortaya çıkan edebî bir eser. Şahsi yolculuğumu kabaca böyle özetleyebilirim. Bir eserin vuku bulması için öncelikle temelinin hazır olması gerekiyor. Yayımlanan ilk kitabım bir birikimin sonucu olarak meydana çıktı. Yazabilmek için önce okumak gerekir. Okumayla birlikte gelen birikimin bir sonucu olarak da bugün Menzile Koşan Süvariler üzerine konuşabiliyoruz.

Yazmak için beklediğiniz bir an var mı, yoksa düzenli ya da sıkı çalışma sonucu mu yazı size gelir?

Yazmak, yazarak öğrenmek aslında büyüleyici bir seyahattir. Tabii ki “an”lar oluyor. Bazı kıvılcımlar, ilham perisinin geldiği saatler var. Lâkin meslek olarak akademik bir meşguliyet içerisinde olduğumdan ötürü sürekli bir yazı/metin üretme gayretindeyim. Bu hem motive edici hem de benim edebî türlerle metinler arası bağlantı kurmama imkân sağlıyor. Ayrıca düzenli olarak okuma ve yazma pratikleri de yapmaya özen gösteriyorum. Atalarımız “İşleyen demir ışıldar.” demiş. Bu hayatın bütün alanları için geçerli. Çalışmadan bir sonuca varmak da imkânsızdır.

Farklı edebî türlere ne sıklıkla başvurursunuz? Diğer sanat dallarından size motivasyon sağlayanlar var mıdır?  

Edebiyat sanatı gibi müzik ve görsel sanatlar da her zaman ilgimi çekmiştir. Öykü ve roman olgunluk sonrası bende daha belirleyici bir rol oynadı. Birçok farklı sanat dalının aslında yer yer öykülerimi meydana getirmeme yardımcı olan nüvenin oluşmasında büyük rol oynadığını rahatlıkla ifade edebilirim. Örneğin, öykülerim için şiirsel metinler her zaman besleyici oluyor. Edebiyatı diğer sanat dallarından bağımsız bir şekilde düşünmek benim için imkânsız gibi. Az evvel de bahsettiğim gibi beslendiğim temel etmen beni çevreleyen her şeydir. Bu yüzden öykülerimde hem diğer edebî türlerin hem de diğer sanat dallarının izlerine rastlayabilirsiniz.

İlk kitabını yayımlayan bir yazar ne hisseder? Siz ne hissettiniz, bu hissinizin edebî yolculuğunuzdaki yeri nerede olacak? Bu kitap bir tetikleyici ya da sonraki çalışmalarınız için aşılması gereken bir eşik mi olacak sizce?

“Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz.” 
Yazılmış olan bir eserin yayımlanması, okurla buluşması sevindirici hâliyle… Büyük bir mutluluk. Bunun, benim bundan sonraki edebî yolculuğumda aşılması gereken önemli bir eşik ve itici bir güç oluşturacağı kanaatindeyim. Yazmak; yeniden yaşamak gibi, olanı yeniden yorumlamak, gündeme getirmek ve derinlemesine hissetme imkânını sunuyor. Okuyuculardan gelen beğeniler ve paylaşımlar vasıtasıyla ciddi bir teveccüh gördüm. Beni mutlu etti. Bu vesileyle hem okurlarıma hem yayınevine hem de destek olan YTB’ye teşekkür ederim.

Kitapta sizin için en özel metin hangisidir ve o metin neden özeldir?

Kitapta genel bir sıralama yapmak tabii ki zor. Kendi hikâyelerimi yorumlamam veya ön plana çıkarmam pek etik olmaz diye düşünüyorum. Çünkü hepsinde bir emek var, ilk öyküden son öyküye kadar büyük bir uğraş ve sancının izleri görülebilir ama yer yer okuduğum zaman beni daha çok cezbeden öykülerim de oluyor. Mesela kitabımdaki ilk öykü (Büyük Bozgun) beni her zaman duygulandırmıştır. 

Sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederim.


Ben teşekkür ederim. İyi çalışmalar dilerim. Saygılarımı sunarım.


İlgili Haberler

kardes-topluluklar
Kardeş Topluluklar

YTB Başkanı Abdullah Eren Irak’ta gerçekleştirilen nüfus sayımına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Eren, Kerkük’ün demog

Cuma, 22 Kasım 2024

her-boydan
Her Boydan

Nijeryalı uluslararası öğrencimiz Ali Fahd'dan bir şiir: "Çayın Özü"

Cuma, 22 Kasım 2024

telve
Telve

Dilara Gündüz’ün “Avusturya Göçü’nün 60. Yılı” sergisi, sadece fotoğraflarla değil, aynı zamanda derin insan hikâyeleriyle de

Perşembe, 21 Kasım 2024