En Güzel Şahsiyet... Sözlerim, O’na

Cuma, Eylül 13, 2024

Günlerden bir gün yattığı ince hasırın bedeninde bıraktığı izleri fark eden yoldaşlarından biri ona daha iyi bir olanak sağlamak istediğini söylediğinde cânım O; yumuşak sesi, tatlı sözü, güler yüzü ile şöyle cevap verdi: “Benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim.”

Muazzam çağrışımlar döner durur divane gibi zihnimde. Şuuraltıma dalıyor, koşuşturarak oradan oraya, getirmeye çalışıyorum bir araya, akla gelebilecek en güzel sıfatları. Aradığım sıfat, abartıdan uzak, öyle yalın bir güzelliğe sahip olmalı ki akla getirebilsin en güzel insanı. Yaradan bilir ne güzel yarattığını da bu aciz kulu bilmez, en güzel nasıl vursun dile. Döner durur divane, bulamaz bir çare. Demem odur nasıl anlatsın O’nu? O ki gün yüzünde bir şems, zifiri gecelerde bir hilal, semalardan gelen bir hidayet nuru, yaratılan en güzel insan. O, O... O!

Kelimeler dermansız, çırpınır durur zihnimde. Hürriyetini isterler çıkarak dilimden ki dökülüp lisana tasvir edebilsinler o güzelim insanı. Kelamlar dahi vecd ederken bu aciz kulun ne eylesin ya Rab? İbret odur ya, insan şaşırıp kalır yanıt bulmak ister iken. Bu güzellik nereden gelir, kaynağı nedir? O ki en güzel insanı ete kemiğe, dile söze getiren o Yaradan ne güzel ola? Bu Yaradan bir nur yaratmış ki, nur ala nur… Hikmetlerle biri yaratılışın bu nuru, asırlara kadar uzanır. Karanlıkları aydınlatır, yol gösterir, kalplerin en güzel çıkış yoludur onun yolu. Hidayet yolunun güzel rehberi aynı zamanda bu yolun her bir güzelliği. Baharın tatlı esintisi, en nadide çiçeklerin zarafeti, bülbüllerin şakırtısı, akarsuların duruluğu, semadaki bulutların narinliği, güneşin sıcaklığı ve ihtişamı, gecenin asaleti ve yıldızların parıltısı... Dil dökerim dökmesine lakin kâinatın sahip olduğu akla gelebilecek her nimetin ilahi güzelliği dahi onun gül cemalini tasvir etmeye kâfi değil. Zira O, hüsn-ü cemal, sahip olduğu ahseniyet ile biz acizler için olabilecek en güzel enmuzeç.

Aslına bakarsanız sahip olduğumuz ve dahi ihtiyaç duyduğumuz tek enmuzeç. Yalnızca onun konuştuğu lisanla edeple konuşmak, yürüdüğü gibi yürümek, yaşadığı gibi yaşamaya çalışmak, nasıl düşündüğünü merak etmek ve buna dair öğrenme çabasında olmak âlem-i İslamiyet ve insaniyet için edinilebilecek en ulvi maksat olsa gerek. Pekâlâ, nedir kelamın aslı, kıssanın hissesi? Konuştuğu lisanla konuşmak; en güzel insanın üslubu, en güzel üsluptur kuşkusuz, kendinde uygulamadığı hiçbir şeyi bize tavsiye etmezdi, en güzel örnek kendileri olduğu içindir muhakkak. Ya nedir bu üslup? Kırmadan, incitmeden, savaşa girer gibi bıçaklarımızı bileyerek değil, bilakis en yumuşak lisanla konuşmak, sözü tasvir etmektir. Kelam israfından kaçınarak tesirli bir kaç kelam sözü anlatmaya kâfidir.

Ya üslup kelamla mı kısıtlıdır? Değildir. Örnek aldığımız üslubun usulü tane tane konuşmak, yumuşak bir ses tonunu muhafaza etmek ve gülümsemektir aynı zamanda. Hiç şüphesiz O’nun üslûbunu taklit etmek, en azından bunun için gayret etmek sahip olunan noksanları en aza indirir. Nitekim iman eden kulların iman etmesinde, bugün yeryüzünde inanan sayısız insanın adını zikretmesinde tatlı sözünün ve güzel üslubunun tesiri vardır. Şüphesiz O kusursuz yaratıcının ilahi elçisi yürüdüğümüz bu güzel yolu en güzel lisanla dile getirmiştir. Öyleyse yaşadığı gibi yaşamak ne manaya gelir? Yalın ve mütevazı bir yaşamı benimsemek demektir. Bu dünyayı nihai durağı olarak görmediği gibi sahip olduğu hiçbir şeyin asıl sahibi olmadığını beyan ederdi. Günlerden bir gün yattığı ince hasırın bedeninde bıraktığı izleri fark eden yoldaşlarından biri ona daha iyi bir olanak sağlamak istediğini ve bunun için gönüllü olduğunu söylediğinde cânım O; yumuşak sesi, tatlı sözü, güler yüzü ile şöyle cevap verdi: “Benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim.”

Yine tavsiyelerinden birinde “Bu dünyada sanki bir garip ve bir yolcu gibi ol.” buyurmuştu. Mütevazılık oldu mu söz konusu O, taklit edilemez, tasviri güç bir derecede tevazu içinde yaşardı. Yoldaşlardan aldım ilhamı, derler ki o müstesna insan, bir arpa ekmeği ile karnını doyurmadan ayrılmıştır madde âleminden. Hayatının ve mal varlığının tasviri olsa gerek… Bendeniz dâhil günümüzde bu yaşamı benimsemek hiçbir nefsin kaldırabileceği bir yük değildir, ama bir iki lokma yemekle doymanın mümkün olduğu, ihtiyaçlarımızın zihnimizdekinden çok daha az olduğu ve günün sonunda aciz birer kul olduğumuz bakidir ve yadsınamaz bir hakikattir. Yine de endişeye mahal yok, biz bu ilahi nimet misali ayak izlerini takip ettiğimiz sürece, biraz sağa kaymışız, biraz sola kaymışız, mühim değil.

Dilerim Yaradan’ın merhameti ile Hakk yolundan yürümek nasip olsun zira alem-i İslamiyet ve insaniyet öyle bir noktaya geldi ki hakla batıl birbirine girdi, sapla saman birbirine karıştı lakin hakikat kutup yıldızı gibidir, kim ne derse desin hakikatin eğilmez, doğrulmaz olduğu bir haktır ve gerçektir. Ve dahi yaşadığımız bu madde âleminde yalan olan maddelerin aksine tek bir hakikat vardır, hakikat Hakk yolunu aydınlatır. Nitekim tek bir yol haktır ve hakikate ermek tek temennimizdir.

Sözlerim O’na, en güzel şahsiyete; hasret duyduğum, en sevdiğim, kıymetlim, benim için ve bizim için geceleri gözyaşlarıyla dua eden o eşsiz insana. Bütün çabam cemalindeki güzelliğini, nasıl yaşadığını, gösterdiği ve yürüdüğü yolu, dilimin döndüğü kadar tasvir etmeye gayret etmekti. Bu şahsiyet, Yaradan’ın en sevgilisi, ümmetinin nurudur. Sahip olduğu her şeyle, yaratılmış en güzel insan örneğidir ve insanlığın en güzel örneğidir.

Bağlar'ın 6. sayısını okumak için tıklayın.
Bağlar'ın tüm sayılarını okumak için tıklayın.


İlgili Haberler

kardes-topluluklar
Kardeş Topluluklar

YTB Başkanı Abdullah Eren Irak’ta gerçekleştirilen nüfus sayımına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Eren, Kerkük’ün demog

Cuma, 22 Kasım 2024

her-boydan
Her Boydan

Nijeryalı uluslararası öğrencimiz Ali Fahd'dan bir şiir: "Çayın Özü"

Cuma, 22 Kasım 2024

telve
Telve

Dilara Gündüz’ün “Avusturya Göçü’nün 60. Yılı” sergisi, sadece fotoğraflarla değil, aynı zamanda derin insan hikâyeleriyle de

Perşembe, 21 Kasım 2024