Şiir, Şairin Nefesi
Pazartesi, Ekim 24, 2022Olumsuz toplumsal olaylarda ve negatif hayat şartlarında şairin duruşu direniştir. Nefsi ile olan mücadelede de bu böyledir. Yaratıcıya karşı duyulan teslimiyet ise insanın iç huzurunu temin etmesini sağlar. Direniş ve teslimiyetle insanın dirilişi mümkündür. Şiir de bu dirilişin en narin ve keskin ifade ediş biçimidir.
Gül ıtırıyla selamlar sabahı, şair yaratır… Öyle seveceksin ki kelimeleri, yalnız senin için raks edecekler. Kelimeler de bütün sevgiler gibi kıskanç. Senin olmalarını istiyorsan, onların olacaksın; yalnız olacaksın. (Cemil Meriç)
Şiir ile münasebetim çocukluk yıllarıma dayanır. Okuma yazmayı öğrendiğimden beri şiire ilgiliyim. Şiir benim için edebiyatta sadece zirveyi değil aynı zamanda duygu keskinliğini, irfani derinliği, kadim olanı ifade eder. Dolayısıyla bu anlamları şiirde bulabildiğim için şiire meftunum. Kendimizi ifade ederken kelimelerle ifade ederiz. Kelimelerle düşünür, kelimelerle cümleler kurar, kelimelerle düşüncelerimize şekil veririz. Düşünürken, konuşurken, yazarken ve hatta susarken kelimelerle susarız! Anlam, kelimenin arkasına gizlenmiş mücevher. Söz söylemek, bu anlamı dışarıya ulaştırma çabası. Bu anlamda insanın kelimelerle münasabeti bir şarkıcının şarkısıyla, bir ressamın resmiyle, bir şairin mısralarıyla, bir nakkaşın nakışıyla olan münasebetine benzer. Bir şairin mısralarıyla olan rabıtası benim için ayrı bir anlam ifade eder.
Şair, gönlünün imbiğinden şerbet damıtır gibi damıtır kelimeleri... Şair, şiir denen şerbeti okuyucuların damak zevkine sunar. Bu sunumu yaparken kullandığı kalıplar, kelime seçimi, kafiye örgüsü vs. elbette önemlidir. Fakat benim için asıl önem arz eden olgu, şairin içinde yani derinlerde sakladığı inci değerindeki hissiyatıdır. Duygu yoksa şiir anlamını yitirir. Şair ya inandığını yazar ya da yazdığına inanır. Üçüncü seçenek - en azından benim için - yoktur. Derin bir kavrayış ve üst düzey bir algılayış şairi diğerlerinden farklı kılar. Hayata karşı duruşumu şekillendiren iki önemli kavramdır “direniş” ve “teslimiyet”. Birbirine her ne kadar zıt gibi dursalar da hayata bu çift camlı gözlükten bakınca her şey yerli yerine oturuyor. Olumsuz toplumsal olaylarda ve negatif hayat şartlarında şairin duruşu direniştir. Nefsi ile olan mücadelede de bu böyledir. Yaratıcıya karşı duyulan teslimiyet ise insanın iç huzurunu temin etmesini sağlar. Direniş ve teslimiyetle insanın dirilişi mümkündür. Şiir de bu dirilişin en narin ve keskin ifade ediş biçimidir. Dünya üzerinde yaşanan zulümlere karşı duyduğum derin isyan isteği şiir yazma arzumu perçinlemiştir. Şiir yazmam biraz da kayıtsız kalamayışımın sonucudur.
Yazarken bir yakınımın gözlerinden, dilencinin elinden, kitap dipnotundan, bakıştan, nakıştan, aşktan ilham alabilirim... El cevap her şeyden ilham alıp bir şeyler karalayabilirim. Günlük hayatı yüzeysel yaşadığımız için bir meseleye veya bir olguya yoğunlaşıp, derin his besleyerek yazmak günümüzde zorlaşmış durumda. Fakat öyle anlar olur ki zamanın durduğu, mekânın önemini kaybettiği bir “an”a yoğunlaşırsınız ve kelimeler kalbinizden boşanırcasına dökülüverir. Gerçek şiir budur. Gerisi teferruattır...
Şu gök kubbe altında hoş bir sadâ bırakabilirsem ne mutlu bana... Gönlümde olan, dile düştü. Bildirdim. Suçumdan beriyim...