Şimendifer

Salı, Ocak 31, 2023

Bütün soruların cevabını biliyordu. “Bu kez başaracağım, bizden de bir bilim insanı çıkacak ve o kişi ben olacağım.” diye kendi kendine konuşarak seçiciler kurulunun yanında yerini aldı. Şakaklarında boncuk boncuk terler belirmişti. Hızlı atan kalbini duymamak için derin bir nefes aldı. Sıra ondaydı ve yöneltilen tek bir soru vardı.

Tren hareket etmek üzere köy girişindeki istasyonda yolcularını bekliyordu. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sadece sorulan soruya doğru cevabı verenler trene binmeye hak kazanacaktı.  Bu, yirmi yıl sürecek bir bilim yolculuğu olacaktı. Akman, kendisinden emin bir şekilde elinde valiziyle odasından çıktı. “Bu sefer olacak baba. Evet, bugün o trene ben de bineceğim. Çok iyi hazırlandım. Kaç yıldır bunun için çırpınıp duruyorum. Günlerim kütüphanede geçiyor. Bakmadığım ansiklopedi ve okumadığım kitap kalmadı. Ansiklopedistleri bile okudum.”

“Oku” bize gelen ilk emirdi. Akman bu emire uyuyordu. “Olacak baba, bu sefer olacak.” diyerek babasının gözlerinin içine baktı. Küçük bir çocuğu ikna etmeye çalışırcasına. Akman haklıydı. Bu hayatta en çok arzu ettiğini elde etmek, muvaffak olmak için durmadan çalışıyor, uyku dahi uyumuyordu. Köy akşamlarında en son sönen onun ışığıydı. Tıpkı ilk yanan ışığın onun ışığı olduğu gibi. “Geç kalmadan elinizi öpüp yola koyulmak istiyorum. Yirmi yılın sonunda bizden hiç kimsenin başaramadığı bir şeyi başararak geri geleceğim. Büyük adam olacağım ana!” dedi. Hepimiz sessizce onun heyecanını izliyorduk. Sükût en derin konuların anlatıldığı konuşma şekli değil miydi? Susarak derdini anlatmak. Eğer karşında seni anlamak isteyen biri varsa hiç bitmeyen o sessiz konuşmaların sonunda çok şey öğrenmiş olursun. Sanırım biz de Akman’a bunu yapıyorduk. Lâkin Akman inanmıştı, o trene binecekti. Bu yüzden de bizim sessiz cümlelerimizi duymamakta ısrarcı davranıyordu. Hepimize sarılıp vedalaşmak istedi. Tam çıkarken babam masanın kenarına ciltli bir kitap bıraktı. “Döndüğün zaman bu kitabı da oku!” dedi. Kitap çok eskiydi. Bugüne kadar nasıl geldiğini bilmiyorum. Kim bilir ne badireler atlattı. Baksana sağ köşesi yanmış gibi duruyor. Kapağı da yıpranmış. El yazmasına benziyor.

Akman kapıyı çekip yola koyuldu. Matematik, fizik, astroloji, kimya tüm bilim dallarına ilişkin olası soruları kafasında canlandırarak ilerliyordu. Bütün soruların cevabını biliyordu. “Bu kez başaracağım, bizden de bir bilim insanı çıkacak ve o kişi ben olacağım.” diye kendi kendine konuşarak seçiciler kurulunun yanında yerini aldı. Şakaklarında boncuk boncuk terler belirmişti. Hızlı atan kalbini duymamak için derin bir nefes aldı. Sıra ondaydı ve yöneltilen tek bir soru vardı: “Kiminle?” Akman kendinden emin bir şekilde “Çelebi’yle” diye atladı ve trenden etrafa yayılan dumandan korunmak için elleriyle yüzünü kapattı. Bir anda karanlığın içinde babasının aydınlık yüzünü gördü. Bu sonu biliyor muydu yoksa? Neden bir yol göstermedi? Sessizlik, sorularının cevabı mıydı? Akman evden içeri girer girmez babasının masaya bıraktığı kitabı öfkeli bir şekilde alarak sil baştan başlamak için kapağını açtı...

Kitap tek bir kelimeden oluşuyordu.

 “Yoldaşla.”


İlgili Haberler

kardes-topluluklar
Kardeş Topluluklar

YTB Başkanı Abdullah Eren Irak’ta gerçekleştirilen nüfus sayımına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Eren, Kerkük’ün demog

Cuma, 22 Kasım 2024

her-boydan
Her Boydan

Nijeryalı uluslararası öğrencimiz Ali Fahd'dan bir şiir: "Çayın Özü"

Cuma, 22 Kasım 2024

telve
Telve

Dilara Gündüz’ün “Avusturya Göçü’nün 60. Yılı” sergisi, sadece fotoğraflarla değil, aynı zamanda derin insan hikâyeleriyle de

Perşembe, 21 Kasım 2024