Anadolu’dan Dünyaya Yayılan Kültür: Türk Kahvesi
Perşembe, Aralık 5, 2024İçecek olarak 14. yüzyılda kullanılmaya başlanan kahvenin ilk defa nasıl ortaya çıktığına dair kesin bir rivayet bulunmamakla birlikte, geçmişten bu yana kahvenin asıl vatanı Yemen olarak kabul ediliyor. Ana vatanı Yemen ve Habeşistan coğrafyası olmasına rağmen kahve Anadolu’da öyle sahiplenilmiştir ki 2013’de “UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi ”ne “Türk kahvesi ve geleneği” olarak girmiş ve tescillenmiştir.
570’li yıllarda keşfedildiği düşünülen kahve, 1470-1500 yılları arasında önce Mekke ve Medine'ye, ardından tüm İslam dünyasına yayıldı.
1400’lü yıllardan itibaren ekimine başlanan kahve bugün dünyanın dört bir yanında sevilerek tüketiliyor.
İçecek olarak 14. yüzyılda kullanılmaya başlanan kahvenin ilk defa nasıl ortaya çıktığına dair kesin bir rivayet bulunmamakla birlikte, geçmişten bu yana kahvenin asıl vatanı Yemen olarak kabul ediliyor. Ana vatanı Yemen ve Habeşistan coğrafyası olmasına rağmen kahve Anadolu’da öyle sahiplenilmiştir ki 2013’de “UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi ”ne “Türk kahvesi ve geleneği” olarak girmiş ve tescillenmiştir. Zamanla kültürün ve dost meclislerinin vazgeçilmez bir parçası hâline gelen Türk kahvesi pek çok deyimde, atasözünde kendine yer bulur. Ayrıca önemli törenlerde, kutlamalarda ve pratik olarak hazırlanması hasebiyle kısa ziyaretlerde sıklıkla tercih edilen içeceklerden biridir ve Türk kültürünün önemli bir parçasıdır.
Kahvenin İslam dünyasından Avrupa’ya yayılması ise 16-17. yüzyıla denk gelir. Osmanlı tacirlerinin ve Avrupa’dan Orta Doğu’ya giden seyyahların eliyle yayılan kahve, tatsız ve acı olduğu için başlarda Avrupalılara farklı gelmesine rağmen insan sağlığına faydaları yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Kahvenin daha sonraları Avrupa’da gittikçe yayılmasının; tüccarların, diplomatların ve göçmenlerin yer değiştirmesi sayesinde olduğu tahmin ediliyor. Kahve İlk olarak Avrupa’da çeşitli hastalıkların tedavisi için kullanılmış ve eczanelerde ilaç olarak satılmıştır.
1652 yılında Londra'da ilk kahvehane açıldığında, insanlar Osmanlı’dan gelen bu tuhaf yeni içecek karşısında hayretini saklayamaz. Fakat kahvenin tadına bakanlar kısa sürede kahvehanelerin müdavimi olur. Önce Londra’da sonraki on yıllarda Avrupa ve ABD’de daha fazla kahvehane açılmaya başlar.
Avrupa’da ilk “kahvehane” açıldıktan sonraki yüzyıl boyunca ise kahvehane şehir hayatının tam merkezinde yer aldı. Zamanla buralarda tacirler müzayedeler düzenledi, yazarlar ve şairler fikir teatisinde bulundu, bilim insanları deneyler yaptı, dersler verdi ve filozoflar reformları müzakere etti.
Kahvehaneler böylece 18. yüzyılda siyaset, ekonomi, bilim ve edebiyat alanındaki değişimlerin zirve yapmasına sebep oldu. 19. yüzyılda kahvehanelerin sayısı azaldı ancak 1950’lilerle birlikte kahve makinelerinin ortaya çıkması ve kafelerin yaygınlık kazanmasıyla kahve sektörü yeniden canlandı. 1990’lu yıllar ise kahvehane zincirlerinin ortaya çıkmasına sahne oldu. Günümüzde ise kahve, klasik Türk kahvesinden cappucinoya sayısız çeşidi ve farklı demleme türleriyle tüm dünyada en çok tüketilen içeceklerin başında geliyor.
1900’lerde Filistin’de bir kahvehane.
1905’te İstanbul’da çekilen bu kareye de yansıdığı gibi Osmanlı döneminde kahvehaneler halkın sosyalleştiği alanlar olarak rağbet edilen mekânlar olmayı sürdürdü.