Bulgaristan Türklerinin Kimlik Mücadelesinin Sembolü: Türkan Bebek
Çarşamba, Aralık 25, 2024Türkan Bebek; isimlerinden vazgeçmeyen Bulgaristan Türklerinin kimlik mücadelesinin en küçük şahidi olarak annesinin kucağında, 17 aylıkken öldürülmüştü. Türkan Bebek bu kısa ve hazin hayat hikâyesiyle Bulgaristan Türklerinin direnişinin sembolü hâline gelmiş oldu.
Bulgaristan’da Bulgaristan Komünist Partisi eliyle Müslüman ve Türk azınlığa karşı uygulanan asimilasyon politikaları şiddetini 20. yüzyılın ilk yarısından itibaren gittikçe artırmış; bu sürecin bir sonucu olarak ise 1989’da yüzbinlerce Türk, zorunlu göçe maruz kalarak yaşadığı topraklardan koparılmıştı. Zorunlu göçün öncesinde asimilasyonist uygulamaların hedefi olan Bulgaristan Türklerinin tehdit altındaki en önemli millî kimlik unsurlarından birisi de isimleriydi.
Bulgaristan’da Türklere yönelik zorunlu isim değiştirme uygulaması, 1984 yılının 23 Aralık’ı 24 Aralık’a bağlayan gecesi Kırcaali ve Hasköy bölgelerinde başlamıştı. Bu politikaya ilk tepkiler 24 Aralık sabahı erken saatlerde başlamış ve protesto yürüyüşleri düzenlenmişti. Yürüyüşler, Bulgar güvenlik güçleri tarafından şiddetle bastırılmaya çalışılmıştı. Katolik ve Protestan dünyasında aynı zamanda Noel kutlamalarının başladığı bu gün, zorunlu asimilasyonun uygulanmaya başlandığı ilk gün olmuştu.
Tanıkların anlatımına göre olaylar şöyle gelişmişti:
23 Aralık gecesi evlerine gelen Bulgar yetkililerin isim değiştirme talebiyle karşılaşan Türk köylüleri, 24 Aralık günü sabahın erken saatlerinde Kırcaali vilayetine bağlı Eğridere ilçesinin Sütkesiği köyünde toplanmaya başladı. Civar köylerden gelen Türklerin de katılımıyla binlerce kişilik bir protesto düzenlendi. Civar köylerden gelen Türklerin de katılımıyla binlerce kişilik bir protesto düzenlendi. 24 Aralık protestosunun organizasyonu tanıkların ifadesiyle şu şekilde yapılmıştır:
“ 23 Aralık Pazar günü, Sabri Kalaycı (Yılmaz), Duran Hüseyin, Recep Akif (Taşçı), Şaban Sadullah, Rıfat Ahmet (Dikme), İrfan Ahmet (Dikme), Salih Ahmet (Özertürk), Fahrı Rıfat, Feyzi Mutaf, Duran Hüseyin, Mümin Akif (Taşçı), Salih Çolakoğlu, Şevket Aşçı, Fahri Rıfat, Hilmi Hacı Mehmet ve nice kahraman, kendi Tosçalı köyünden çıkıp, dizlere kadar kar olmasına rağmen çevresindeki Hallar, Karamustafalar, Çıraklar, Dedeler, Yusufpaşalar, Mustafacıklar, Haşallar, Ağmatlar köylerine giderek ve tabii o köylerden de katılanlarla birlikte kapı kapı dolaşıp halka, 24.12. 1984 tarihinde Sütkesiği mevkiinde protesto mitingi yapılacağı haberini duyuruyorlar…”
Sütkesiği Belediye Binası önünde toplanan ve sayıları on binler olarak ifade edilen halk, “Biz Türk’üz, Türk kalacağız!” şeklinde sloganlar atmıştı. Bu protesto mitingine müdahale eden Bulgar milisler halkı dağıtmak için etrafa ateş açıyor ve bir yandan da dayakla halkı yıldırmaya çalışıyordu. Yoğun kar ve soğuğa rağmen dağılmayan kalabalığı belediye başkanı ikna ederek dağıtmıştı. 25 Aralık’ta ise çok sayıda Türk bu mitinglere katıldığı için tutuklanmış ve sorguya çekilmişti, ardından hapse atılmış ve bir kısmı Belene Hapishanesi’ne gönderilmişti. Tosçalı köyünden Sabri Yılmaz (Kalaycı), Mümin Çolakoğlu, Recep Taşçı, Duran Hüseyin ve Şaban Sadullah; Hallar köyünden Rıfat Yağcı, Fehim Ömer; Karamustafalar köyünden üç kardeş Adem, Tahsin, Yakup Yakupoğlu tutuklanıp işkence edilen ve ardından Belene Kampı’na gönderilenler arasındaydı.
26 Aralık’ta Türklerin protesto yürüyüşleri devam etmişti. Farklı köylerden toplanan halk Kirli (Benkovski) köyüne doğru yürüyüşe geçti. Yoğurtçular yakınında Bulgar milisler yürüyüş hâlindeki halkın önünü keserek onları geri dönmeye zorlamak için kalabalığa müdahale etmeye başladılar. Hiç değilse çocuklara ve kadınlara Bulgar milisler bir şey yapmaz belki düşüncesiyle kadınlar ve çocuklar kalabalığın önünde yer alıyordu. En ön safta yer alanlar arasında 17 aylık Türkan ve annesi de vardı. Milisler kalabalığa karşı saldırıya geçti ve onları dövmeye başladılar. Karşı gelenleri de silahları ateşleyerek vuruyorlardı. Bu esnada milislerin dövmekte olduğu Feyzullah’ı kurtarmak için araya giren Lütfi isimli Türk vurularak öldürüldü. O gün Bulgar polisi tarafından ateşlenen silahlarla öldürülenler arasında 17 aylık Türkan Bebek de vardı. Türkan Bebek isimlerinden vazgeçmeyen Bulgaristan Türklerinin kimlik mücadelesinin en küçük şahidi olarak; annesinin kucağında daha 17 aylıkken öldürülmüştü. Türkan Bebek bu kısa ve hazin hayat hikâyesiyle Bulgaristan Türklerinin direnişinin sembolü hâline gelmiş oldu.
Türkan bebek, her yıl 26 Aralık'ta Bulgaristan'daki kabri başında anılıyor ve anısına Türkiye'nin çeşitli illerinde de anıtlar bulunuyor.
Kaynak: Sürün ve Hafıza