Göç Kutlanır Mı?

Çarşamba, Mart 19, 2025

Göçte yeniden köklenmek gerektiği bir gerçek fakat çocuklara istedikleri yere köklenebilecekleri bilgisini vermek, bunun bir güç gerektirdiğini anlatmak gerekir. Bütün mesele yetişkinlerin olaylara bakış açılarını ve duruşlarını kontrol edip dönüştürebilmeleri. Çünkü çocuklar pek çok şeyi, gözlemlerle ve beraber göç ettikleri üst nesilde gördükleri ve hissettikleri ile kaydederler.

İnsanın göç ile ilgili yaşadığı her şey psikoloji alanında karşımıza çıkar. Göç ile ilgili sorunlar da terapi süreçlerinde sıklıkla karşılaşılan bir durumlardır. İnsanlık tarihinde o kadar fazla göç var ki bu, kişisel tarihimizde de mutlaka izleri görülür. Peki göç her zaman bir travma mıdır, yoksa bunu işleyip dönüştürmenin bir yolu var mıdır? Bunun cevabı göçün şekline bağlıdır. Mesleki zorunlulukla uzun senelerdir göçün farklı şekilleriyle çalıştım.

Burada kendi tecrübemle de bağlantılı olarak mecburi olmayan göçten bahsetmek istiyorum. Keyfî diyemeyeceğimiz ama kendi tercihlerimiz ile gerçekleştirdiğimiz bir göç hikâyemiz var bizim de. Ve biz her sene, göç ettiğimiz günü kutluyoruz. Göç, isteyerek yapılmış olsa bile içinde ciddi zorlanmalar ve kırılmalar barındırabilir. Aile olarak göç etmek ile sadece yetişkinler olarak göç etmek arasında da büyük farklar vardır. Çocuklar açısından baktığımızda bu tecrübe günbegün şekil ve duygu değiştirir. Konunun en başına bakacak olursak göç kararını verirken onlara yani çocuklara ne istediklerini sormayız ve temelde bu hareketi biraz da onlar için yaptığımıza dair bir inanç oluştururuz.

Yalnız gerçek şu ki çocuklar dil, kültür, kimlik gibi konularda zorlansalar da aynı hızla yeni hayata adapte olurlar. Buradaki kilit nokta yetişkinler. Yani şöyle açıklayabiliriz: Göçü çocuklara biz (yetişkinler) tanımlarız. Bunu da şu şekilde yaparız: Herhangi bir konuda hissedilen yetersizlik, beceriksizlik ya da kurban hissimiz varsa bunlar çocuklara otomatik olarak yüklenir. Tabii ki buradaki yüklenme dediğimiz şey davranış bazında olmayabilir. Yani göç etmiş nesil kendini kurban gibi hissederken ikinci nesil cengâver çıkabilir. Bu noktada dip akıntıya bakmak gerekiyor, sonraki nesillerde oluşabilecek olan aidiyetsizlik ya da köksüzlük gibi hislere.

Aile dizilimlerinde çokça rastlanılan; bırakılan toprağa özlem, bırakıp gitme - terk etme - ihanet etme hisleri ve yeni yerleşilen topraktan faydalan(a)mama - kabul etmeme - yerleş(e)meme hâlleri bir araya gelince köklenememe ve aidiyetsizlik duygusunu belirginleştiriyor. Hem kendimizi hem de çocuklarımızı “Her iki toprakta bizim, ikisi de güvenli (mecburi olmayan göç) ve ikisini de kalpten sevip kabul edebiliriz.” gibi söylemlerle desteklemek önemli.

Göçte yeniden köklenmek gerektiği bir gerçek fakat çocuklara istedikleri yere köklenebilecekleri bilgisini vermek, bunun bir güç gerektirdiğini ve sakince bu yolu yürüyebileceklerini anlatmak gerekir. Bütün mesele yetişkinlerin olaylara bakış açılarını ve duruşlarını kontrol edip dönüştürebilmeleri. Çünkü çocuklar pek çok şeyi, gözlemlerle ve beraber göç ettikleri üst nesilde gördükleri ve hissettikleri ile kaydederler. Yeni bir ülkeye yerleşmek ve köklenmek bir süreç işi. Parayla, dille ya da kültürle olan bir durum değil. Psikolojik bir yerleşme ve adaptasyon sürecinden geçiyor her bir birey. Bütün bunlarla birlikte aslında tercih edilmiş göç, zorlamalı bir sorumluluk hikâyesi. Hayatının sorumluluğunu eline alarak adım atabilme cesaretini gösterip zorluğa göğüs gerebilme sürecini kabul eden herkes için öğretici bir yolculuk. Kutlamaya gelince; bu, bizim şefkatli bir iç ses oluşturmak için uydurduğumuz, bir aile içi uygulama diyebiliriz. Zorlandık ya da belki de hâlâ zorlanıyoruz ama iyi gidiyoruz, başarıyoruz, bir aradayız ve birbirimizi destekliyoruz.

Omuzlarımıza konan ve destekleyici bir el gibi. Hem beraberliğimizin hem de geçtiğimiz yolların tadına tat katmak için yenilen pastalar, birbirimize verdiğimiz küçük hediyelerin büyük mutlulukları, eminim ileriki yıllarda keyifli anılar olarak hatırlanacak. Biz zorlukların, zaman zaman da karşımıza çıkan yoklukların kurbanı değiliz. Onlara yeni pencereler açıp farklı iklimlerden bakabilen, kendi gerçekliğini yeşertebilen yetişkinleriz. Ve bu beceride çocuklar yetiştirmek isteyen ebeveynleriz.

Hem bir anne hem de bir psikoterapist olarak küçük ya da büyük, bütün yolculukların ara ara soluklanılıp kutlanması gerektiğini düşünüyorum. Yol eğlenceli olsa bile zaman zaman yorabilir. Nefeslenmek, seninle yürüyenlere bir göz kırpıp omuz vermek iyidir. Birbirimize iyi gelmek de güzeldir.

Telve'nin 15. sayısını okumak için tıklayın.
Telve'nin tüm sayılarını okumak için tıklayın.


İlgili Haberler

uluslararasi-ogrenciler
Uluslararası Öğrenciler

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) Balkan ülkelerinden gelerek ülkemizde eğitim alan uluslararası öğrenc

Perşembe, 20 Mart 2025

duyurular
Duyurular

Uzman Yardımcısı Alımı Başvuru İnceleme Sonuçları Açıklandı

Çarşamba, 19 Mart 2025

telve
Telve

Göçte yeniden köklenmek gerektiği bir gerçek fakat çocuklara istedikleri yere köklenebilecekleri bilgisini vermek, bunun bir

Çarşamba, 19 Mart 2025